Bazı insanlar,Peygamber ’e îmân etmek, O’nu sevmek ve itaat etmekle tevessülde bulunmayı, O’nun zâtı ve şânıyla tevessülde bulunmakla karıştırmaktadırlar

20.10.2011 02:46

 

 
   

Bazı insanlar,Peygamber-sallallahu aleyhi ve sellem-’e îmân etmek, O’nu sevmek ve itaat etmekle tevessülde bulunmayı, O’nun zâtı ve şânıyla tevessülde bulunmakla karıştırmaktadırlar.Aynı şekilde Peygamber-sallallahu aleyhi ve sellem- hayatta iken kendisinden duâ etmesini isteyip tevessülde bulunmayı, vefâtından sonra duâ etmesini isteyip tevessülde bulunmakla karıştırmaktadırlar.Bu sebeple, câiz olan tevessül ile câiz olmayan tevessül birbirinden ayırt edilememektedir.Bu karmaşık durumu ortadan kaldırıp bu konuda müslümanlara yanlışı doğru gösteren hevâ sahiplerine cevap olabilecek geniş bir açıklama yapar mısınız?

 
   
 

 

Şüphesiz ki birçok kimse, bilgisizlikten dolayı bu konuda onları uyaracak ve onlara hakkı gösterecek kimselerin azlığından dolayı câiz olan ile câiz olmayan tevessülü birbirinden ayırt edememektedir.

Bilindiği gibi, câiz olan ile câiz olmayan tevessül arasında büyük fark vardır.Câiz olan tevessül, Allah Teâlâ’nın peygamber-ler göndermesi, kitaplar indirmesi, cinleri  ve insanları yaratmasının nedeni olan yalnızca Allah Teâlâ'ya ibâdet etmek, O’nu ve elçisi Muhammed-sallallahu aleyhi ve sellem-’i ve daha önce gönderilen bütün peygamberleri ve mü’minleri sevmek, ölümden sonra yeniden dirilip hesaba çekilme, cennet ve cehennem gibi Allah Teâlâ ve elçisi Muhammed-sallallahu aleyhi ve sellem-’in haber verdiği her şeye îmân etmektir. Bütün bunlar, cehennem azabından kurtulup cennete girmenin, dünya ve âhirette saâdete ermenin meşrû yollarından birisidir.

Güzel isimlerini, yüce sıfatlarını ve sevgisini vesîle kılarak Allah Teâlâ’ya yalvarmak, O’na îmân etmek ve O’nun rızâsını elde etmek, cennetini kazanmak, dünya ve âhirette sıkıntılardan kurtulup işlerinin kolaylaşmasını sağlaması için Allah Teâlâ'nın kullarına emrettiği her iyi davranışta bulunmak da câiz olan tevessüldendir.

Nitekim Allah Teâlâ bu konuda şöyle buyurmaktadır:

{ وَمَن يَتَّقِ اللَّهَ يَجْعَل لَّهُ مَخْرَجًا * وَيَرْزُقْهُ مِنْ حَيْثُ لا يَحْتَسِبُ } [سورة الطلاق من الآيتين: 2-3]

"Her kim, (emirlerini yerine getirmek ve yasaklarından sakınmak sûretiyle) Allah’tan korkarsa, Allah ona (her sıkıntıdan) bir çıkış yolu yaratır. Ve ummadığı yerden ona rızık verir."

{وَمَن يَتَّقِ اللَّهَ يَجْعَل لَّهُ مِنْ أَمْرِهِ يُسْرًا} [سورة الطلاق من الآية: 4]

"Her kim, Allah’tan korkarsa, Allah (dünya ve âhirette her) işinde ona bir kolaylık verir."                                                                

{وَمَن يَتَّقِ اللَّهَ يُكَفِّرْ عَنْهُ سَيِّئَاتِهِ وَيُعْظِمْ لَهُ أَجْرًا} [سورة الطلاق من الآية: 5]

"Her kim, Allah’tan korkarsa, Allah onun kötülüklerini örter ve (âhirette) onun mükâfatını artırır."                               

{إِنَّ الْمُتَّقِينَ فِي جَنَّاتٍ وَعُيُونٍ} [سورة الحجر الآية: 45]

"Şüphesiz ki muttakîler (takvâ sahipleri), cennetlerde ve pınar başlarında olacaklardır."



Talâk Sûresi: 2-3

Talâk Sûresi: 4

 Talâk Sûresi: 5

 Hicr Sûresi: 45

 


onlinevarWebsite counterkisi girdi toplam