Günümüzde pek çok insan namazı hafife almakta, kimisi de namazı tamamen terk etmektedir

21.10.2011 03:21

 soru

Günümüzde pek çok insan namazı hafife almakta, kimisi de namazı tamamen terk etmektedir. Bu kimselerin hükmü nedir? Müslümanın bu kimselere, özellikle baba, oğul veya hanım gibi (namaz kılmayan) yakınlarına karşı nasıl davranması gerekir?

cevap

 

Namazı hafife almak, büyük kötülüklerden ve münâfıkların özelliklerindendir.

Nitekim Allah Teâlâ münâfıklar hakkında şöyle buyurmaktadır:

إِنَّ الْمُنَافِقِينَ يُخَادِعُونَ اللَّهَ وَهُوَ خَادِعُهُمْ وَإِذَا قَامُواْ إِلَى الصَّلاَةِ قَامُواْ كُسَالَى يُرَآؤُونَ النَّاسَ وَلاَ يَذْكُرُونَ اللَّهَ إِلاَّ قَلِيلاً} [سورة النساء الآية: 142]

“Münâfıklar (zanlarınca) Allah’ı kandırmaya çalışırlar. Halbuki Allah, onların hilelerini başlarına geçirir.Onlar namaza kalktıklarında, üşenerek kalkarlar.Namazlarıyla insanlara gösteriş yaparlar.Allah’ı da pek az anarlar.”[1]

Münâfıkların özellikleri hakkında ise şöyle buyurmaktadır:

{وَمَا مَنَعَهُمْ أَن تُقْبَلَ مِنْهُمْ نَفَقَاتُهُمْ إِلاَّ أَنَّهُمْ كَفَرُواْ بِاللَّهِ وَبِرَسُولِهِ وَلاَ يَأْتُونَ الصَّلاَةَ إِلاَّ وَهُمْ كُسَالَى وَلاَ يُنفِقُونَ إِلاَّ وَهُمْ كَارِهُونَ} [سورة التوبة الآية: 54]

“Onların (münâfıkların) harcadıklarının kabul olmasına engel olan şey, onların Allah ve Rasûlünü inkâr etmeleri, namaza ancak tembellik göstererek kalkmaları ve istemeyerek harcama yaptıklarından başka bir şey değildir.”[2]

Peygamber-sallallahu aleyhi ve sellem- de şöyle buyurmaktadır:

((أَثْقَلُ الصَّلاَةِ عَلىَ الْمُنـَافِقِينَ، صَلاَةُ الْعِشـَاءِ وَصَلاَةُ الْفَجْـرِ، وَلَوْ يَعْلَمُونَ ماَ فِيهِماَ َلأَتَوْهُمـَا وَلَوْ حَبْـوًا )) [ متفق عليه ]

“Münâfıklara en ağır gelen namaz, yatsı ve sabah namazlarıdır.Şayet onlar yatsı ve sabah namazlarındaki ecir ve fazîleti bilselerdi, bu iki namaza emekleyerek gelirlerdi.”[3]

Erkek ve kadın her müslümanın beş vakit farz namazlarını devamlı olarak vaktinde kılması, sükûnet içerisinde edâ etmesi, bu namazlara önem vermesi, huşû içerisinde ve kalben namaza hazır olması gerekir.

Nitekim Allah Teâlâ bu konuda şöyle buyurmaktadır:

{قَدْ أَفْلَحَ الْمُؤْمِنُونَ * الَّذِينَ هُمْ فِي صَلاتِهِمْ خَاشِعُونَ} [سورة المؤمنون الآيتان: 1-2] 

“Gerçekten mü’minler kurtuluşa ermişlerdir.Onlar ki, namazlarında huşû içerisindedirler.”[4]                  

Peygamber-sallallahu aleyhi ve sellem- de namazını yanlış ve tâdil-i erkâna riâyet etmeden kılan kimseye namazını iâde etmesini emretmiştir.Özellikle erkeklerin, namazlarını camilerde müslüman kardeşleriyle birlikte cemaatle kılması gerekir.

Nitekim Peygamber-sallallahu aleyhi ve sellem- bu konuda şöyle buyurmaktadır:

(( مَنْ سَمِعَ النِّداَءَ فَلَمْ يَأْتِ، فَلاَ صَلاَةَ لَهُ إِلاَّ مِنْ عُذْرٍ ))    [ رواه ابن ماجه والدارقطني وابن حبان والحاكم بإسناد صحيح ]

“Ezânı işittiği halde özürsüz olarak camiye gelmeyenin namazı yoktur.”[5]

İbn-i Abbas’a-Allah ondan ve babasından râzı olsun- özrün ne olduğu sorulduğunda o: “Düşman korkusu veya hastalıktır” demiştir.

Ebû Hureyre'den-Allah ondan râzı olsun- rivâyet olunduğuna göre, âmâ bir adam Rasûlullah-sallallâhu aleyhi ve sellem-’e gelerek:

"Ey Allah’ın elçisi!Beni mescide götürecek kimsem yoktur. Evimde namaz kılmama izin var mı? diye sordu.

Rasûlullah-sallallâhu aleyhi ve sellem- ona önce izin verdi. Sonra kendisini çağırıp: “Ezânı işitiyor musun?” diye sordu.Âmâ adam: “Evet” deyince, “O halde icâbet et (cemaate gel).”[6]  buyurdu. 

 Ebû Hureyre’den-Allah ondan râzı olsun- rivâyet olunduğuna göre, Peygamber-sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmaktadır:

 

((لَقَدْ هَمَمْتُ أَنْ آمُرَ بِالصَّلاَةِ فَتُقَامَ، ثُمَّ آمُرَ رَجُلاً فَيَؤُمَّ النَّـاسَ ثُمَّ أَنْطَلِقَ ِبِرِجَالٍ مَعَهُمْ حُزَمٌ مِنْ حَطَبٍ إِلىَ قَوْمٍ لاَ يَشْهَدوُنَ الصَّلاَةَ فَأُحَرِّقَ عَلَيْهِمْ بُيـُوتَهُـمْ )) [ رواه البخاري ومسلم ]

“Ş üphesiz ki içimden şöyle yapmaya azmettim: Namazın kılınmasını emredip, ardından kâmet getirilmesini daha sonra birisinin mü’minlere namaz kıldırmasını emredeyim.Ardından ellerinde odun bağları bulunan bir grup adamla gidip, namaza gelmeyenlerin evlerini onlar evlerindeyken ateşe vereyim.”[7]

Bu sahih hadisler, cemaatle namaz kılmanın erkekler için en önemli vecibelerden biri olduğuna ve cemaatle namazdan geri kalan kimsenin caydırıcı cezâyı hak ettiğine delâlet eder.

Allah Teâla’dan, bütün müslümanların durumlarını düzelt-mesini ve kendisinin razı olduğu şeylerde onları muvaffak kılmasını dileriz.

Âlimlerin iki görüşünden en doğru olanına göre; farz olduğunu inkâr etmese bile, erkek veya kadın olsun, namazın bir vaktini bile olsa tamamen terk etmek küfürdür.

Nitekim Peygamber-sallallahu aleyhi ve sellem- bu konuda şöyle buyurmaktadır:

(( بَيْنَ الرَّجُلِ وَ بَيْنَ الْكُفْرِ وَالشِّرْكِ تَرْكُ الصَّلاَةِ )) [ رواه مسلم ]

“Kişi ile küfür ve şirk arasındaki sınır; namazın terkidir”[8]

Başka bir hadiste şöyle buyurmaktadır:

(( اَلْعَهْدُ الَّذيِ بَيْـنَناَ وَبَيْـنَهُمُ الصَّلاَةُ فَمَنْ تَرَكَهاَ فَقَدْ كَفَرَ ))

     [ رواه مسلم وأحمد وأهل السنن الأربع بإسناد صحيح ]

“Bizimle onlar (münâfıklar) arasındaki ahit, namazdır.Her kim, namazı terkederse kâfir olur.”[9]

Bu konuda daha pek çok hadis vardır.

Erkek veya kadın olsun, kılıyor olsa bile namazın farz olduğunu inkâr ederse, âlimlerin ittifakıyla kâfir olur.

Allah Teâla’nın bizi ve bütün müslümanları bu durumdan korumasını dileriz. Şüphesiz O, kendisinden istekte bulunulanların en hayırlısıdır.

Bu konuda bütün müslümanlara düşen görev; birbirlerine nasihat edip hakkı tavsiye etmeleri, iyilik ve takvâda birbirlerine yardım etmeleridir.Cemaatle namaz kılmaktan geri kalan veya cemaatle namaz kılmayı hafife alıp namazlarını bazen terkeden kimseye nasihat etmeleri, onu Allah Teâlâ'nın gazabı ve şiddetli azabından sakındırmaları da bundandır.Ayrıca babası, annesi, kardeşleri ve ev halkının, ona nasihat etmeleri ve Allah Teâlâ'nın kendisine doğru yolu gösterip düzelinceye kadar buna devam etmeleri gerekir.

Aynı şekilde, kadınlardan namazı hafife alan veya namazı terkedenler varsa, onlara nasihat etmek ve onları Allah Teâlâ'nın gazabı ve şiddetli azabından sakındırıp bu konuda devamlı gayret göstermek, buna uymayanları terketmek ve onu uygun bir şekilde gücü nisbetince cezalandırmak gerekir.Zirâ bütün bunlar, iyilik ve takvâda yardımlaşmak, Allah Teâlâ’nın erkek ve kadın, bütün kullarına farz kıldığı iyiliği emredip kötülükten yasaklamaktır.

Nitekim Allah Teâlâ bu konuda şöyle buyurmaktadır:

{وَالْمُؤْمِنُونَ وَالْمُؤْمِنَاتُ بَعْضُهُمْ أَوْلِيَاءُ بَعْضٍ يَأْمُرُونَ بِالْمَعْرُوفِ وَيَنْهَوْنَ عَنِ الْمُنكَرِ وَيُقِيمُونَ الصَّلاَةَ وَيُؤْتُونَ الزَّكَاةَ وَيُطِيعُونَ اللَّهَ وَرَسُولَهُ أُوْلَـئِكَ سَيَرْحَمُهُمُ اللَّهُ إِنَّ اللَّهَ عَزِيزٌ حَكِيمٌ} [سورة التوبة الآية:71]

“Mü’min erkekler ve mü’min kadınlar, birbirlerinin dostları-dırlar (yardımcılarıdırlar). Onlar iyiliği emreder, kötülükten alıkor, namazı dosdoğru kılar, zekâtı verir, Allah'a ve elçisine itaat ederler.İşte Allah, onlara rahmet edecektir. Şüphesiz ki Allah, (mülkünde) güçlüdür, (verdiği hükümde) hikmet sahibidir.”[10]  

Peygamber-sallallahu aleyhi ve sellem-  de bu konuda şöyle buyurmaktadır:

((مُرُوا أَوْلاَدَكُمْ بِالصَّلاَةِ وَهُمْ أَبْنَاءُ سَبْعِ سِنِينَ، وَاضْرِبُوهُمْ عَلَيْهَا وَهُمْ أَبْنَاءُ عَشْرٍ،وَفَرِّقُوا بَيْنَهُمْ فِي الْمَضَاجِعِ)) [ رواه أبو داود ]

(Erkek ve kız) evlatlarınıza, yedi yaşlarındayken (alışmaları için) namazı emredin.On yaşına geldiklerinde (hâlâ namaz kılmazlarsa) onları (hafifçe) dövün ve yataklarını ayırın.”[11]

Erkek ve kız çocukları, yedi yaşlarına geldiklerinde namaz kılmaları ve on yaşına geldiklerinde de hâlâ namaz kılmıyorlarsa hafifçe dövülmeleri emrediliyorsa, yetişkin kimseye sürekli olarak nasihat edip namaz kılmasını emretmek ve namazını kılmaktan geri kaldığı takdirde dövmek, daha önce gelir.

Yine birbirine hakkı tavsiye etmek ve bu uğurda sabretmek gerekir. Nitekim Allah Teâlâ bu konuda şöyle buyurmaktadır:

{وَالْعَصْرِ * إِنَّ الإِنسَانَ لَفِي خُسْرٍ * إِلاَّ الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ وَتَوَاصَوْا بِالْحَقِّ وَتَوَاصَوْا بِالصَّبْرِ} [سورة العصر:1 -3]

“Asra yemin olsun ki insan, gerçekten hüsrandadır.Ancak îmân edenler, sâlih amel işleyenler, birbirlerine hakkı tavsiye edenler ve (bu yolda) birbirlerine sabrı tavsiye edenler bundan müstesnâdır (onlar hüsranda değildirler).”[12]                                                                    

Her kim, bulûğ çağına erdikten sonra namazı terkeder ve nasihat da kabul etmezse, durumu şeriat mahkemelerine bildirilir. Tevbe etmesi dilenir, şayet tevbe etmezse öldürülür.

Allah Teâlâ’dan müslümanların durumlarını düzeltmesini,  onları dinlerinde bilgili kılmasını,iyilik ve takvâda birbirlerine yardım etmelerini, iyiliği emredip kötülükten yasaklamada onları başarılı  kılmasını, birbirlerine hakkı tavsiye etmelerini ve bu yolda birbirle-rine sabrı tavsiye etmelerini nasip etmesini dileriz.

Hiç şüphesiz ki O, karşılıksız verendir, cömerttir.

 

@  @  @  @  @



[1] Nisâ Sûresi:142

[2] Tevbe Sûresi: 54

[3] Buhârî ve Müslim

[4] Mü’minûn Sûresi: 1-2

[5] İbn-i Mâce, Dârekutnî, İbn-i Hibbân ve Hâkim sahih bir senedle rivâyet etmişlerdir.

[6] Müslim

[7] Buhârî ve Müslim

[8] Müslim

[9] İmam Ahmed ve sünen sahipleri sahih bir senedle rivâyet etmişlerdir.

[10] Tevbe Sûresi: 71

[11] Ebû Dâvûd

[12] Asr Sûresi:1-3

 


onlinevarWebsite counterkisi girdi toplam