Muhabbetin delilleri, Allah Teâlâ’nın şu sözleridir

20.10.2011 03:10

Muhabbetin delilleri, Allah Teâlâ’nın şu sözleridir:

{قُلْ إِن كُنتُمْ تُحِبُّونَ اللَّهَ فَاتَّبِعُونِي يُحْبِبْكُمُ اللَّهُ وَيَغْفِرْ لَكُمْ ذُنُوبَكُمْ وَاللَّهُ غَفُورٌ رَّحِيمٌ} [سورة آل عمران الآية:31]

(Ey Muhammed!) De ki: Eğer Allah’ı seviyorsanız, bana uyun ki Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Allah, çok bağışlayan ve esirgeyendir.

{وَمِنَ النَّاسِ مَن يَتَّخِذُ مِن دُونِ اللَّهِ أَندَادًا يُحِبُّونَهُمْ كَحُبِّ اللَّهِ وَالَّذِينَ آمَنُواْ أَشَدُّ حُبًّا لِّلَّهِ وَلَوْ يَرَى الَّذِينَ ظَلَمُواْ إِذْ يَرَوْنَ الْعَذَابَ أَنَّ الْقُوَّةَ لِلَّهِ جَمِيعًا وَأَنَّ اللَّهَ شَدِيدُ الْعَذَابِ} [سورة البقرة الآية: 165]

“İnsanlardan bazıları Allah’ı bırakıp birtakım putları Allah’a denk tutar ve Allah’ı sevdikleri gibi onları severler. Ama îmân edenlerin Allah sevgisi,(onlardan) daha kuvvetlidir.(Allah’a ortak koşarak nefislerine) zulmedenler, şayet (âhirette) azabı gördükle-rinde, güç ve kuvvetin hepsinin Allah’a âit olduğunu ve Allah’ın azabının çok çetin olduğunu önceden bilmiş olsalardı, (Allah’ı bırakıp da putlara tapmazlardı.)

Bu anlamda daha pek çok âyet vardır.

Altıncısı: İNKIYÂD (Boyun eğmek)

Bunun anlamı; sadece Allah Teâlâ’ya ibadet etmek ve O’nun şeriatine boyun eğerek ona îmân etmek ve onun hak olduğuna inanmak sûretiyle Lâ ilâhe illallah sözünün delâlet ettiği şeylere boyun eğmek demektir. Bu sözü söylediği halde Allah Teâlâ’ya ibâdet etmez, O’nun şeriatına boyun eğmez ve kibirle-nerek bunu kabul etmezse, o kimse şeytan ve benzerleri gibi müslüman sayılmaz.

Yedincisi: KABUL

Bunun anlamı; Allah Teâlâ’ya ibadet etmeyi kabul etmek ve O’ndan başkasına ibâdet etmemek, buna bağlı kalıp ona  rızâ göstermek sûretiyle Lâ ilâhe illallah sözünün delâlet ettiği şeyleri kabul etmek demektir.

Sekizincisi: İNKÂR

Bunun anlamı; Allah Teâlâ’dan başkasına ibâdet etmeyi reddedip bu hareketten uzak durmak ve bunun bâtıl olduğuna inanmak demektir.

Nitekim Allah Teâlâ bu konuda şöyle buyurmaktadır:

{لاَ إِكْرَاهَ فِي الدِّينِ قَد تَّبَيَّنَ الرُّشْدُ مِنَ الْغَيِّ فَمَنْ يَكْفُرْ بِالطَّاغُوتِ وَيُؤْمِن بِاللَّهِ فَقَدِ اسْتَمْسَكَ بِالْعُرْوَةِ الْوُثْقَىَ لاَ انفِصَامَ لَهَا وَاللَّهُ سَمِيعٌ عَلِيمٌ} [سورة البقرة الآية: 256]

“Dînde zorlama yoktur (dîne girmesi için kimse zorlanmaz). Îmân ile küfür, kesin olarak birbirinden ayrılmıştır. Artık kim tâğûtu (Allah’ın dışında ibâdet edilen ilâhları) inkâr eder ve Allah’a îmân ederse, muhakkak ki sağlam kulpa tutunmuş demektir. Allah, (kullarının söylediklerini) işiten ve (onların yaptıklarıyla niyetlerini) bilendir.”

Nitekim Rasûlullah-sallallahu aleyhi ve sellem- de sahih bir hadiste şöyle buyurmaktadır:

(( وَمَنْ قاَلَ لاَ إِلَهَ إِلاَّ اللهُ، وَكَفَرَ بِماَ يُعْبَدُ مِنْ دُونِ اللهِ حَرُمَ مَالُهُ وَدَمُهُ وحسابه على الله )) [ رواه مسلم ]

“Her kim, Lâ ilâhe illallah der ve Allah’ın dışında ibâdet edilen ilâhları inkâr ederse, malı ve canı(na dokunmak) haram olur.Onun hesabı Allah’a kalmıştır.”

Bir başka rivâyette ise şöyle buyurmaktadır:

(( وَمَنْ قاَلَ لاَ إِلَهَ إِلاَّ اللهُ، وَكَفَرَ بِماَ يُعْبَدُ مِنْ دُونِ اللهِ حَرُمَ ماَلُهُ وَدَمُهُ )) [ رواه مسلم ]

“Her kim, Lâ ilâhe illallah der ve Allah’ın dışında ibâdet edilen ilâhları inkâr ederse, malı ve canı(na dokunmak) haram olur.”

Bütün müslümanların bu şartları gözünde bulundurup Lâ ilâhe illallah’ı gerçekleştirmeleri gerekir.Bir müslüman ne zaman bu sözün anlamını bilir de bu  hal üzere yaşarsa, Lâ ilâhe illallah’ın şartlarını detaylı olarak bilmese bile artık o kimse müslümandır ve onun kanını akıtmak ve malını almak haram olur. Çünkü bunun amacı; bir mü’minin istenen şartları detaylı olarak bilmese bile, hakikatı bilmesi ve onunla amel etmesidir.

Tâğût ise Allah Teâlâ’nın dışında ibâdet edilen her şeydir. 

Nitekim Allah Teâlâ bu konuda şöyle buyurmaktadır:

{لاَ إِكْرَاهَ فِي الدِّينِ قَد تَّبَيَّنَ الرُّشْدُ مِنَ الْغَيِّ فَمَنْ يَكْفُرْ بِالطَّاغُوتِ وَيُؤْمِن بِاللَّهِ فَقَدِ اسْتَمْسَكَ بِالْعُرْوَةِ الْوُثْقَىَ لاَ انفِصَامَ لَهَا وَاللَّهُ سَمِيعٌ عَلِيمٌ} [سورة البقرة الآية: 256]

 “Dînde zorlama yoktur (dîne girmesi için kimse zorlanmaz). Îmân ile küfür, kesin olarak birbirinden ayrılmıştır. Artık kim tâğûtu (Allah’ın dışında ibâdet edilen ilâhları) inkâr eder ve Allah’a îmân ederse, muhakkak ki sağlam kulpa tutunmuş demektir. Allah, (kullarının söylediklerini) işiten ve (onların yaptıklarıyla niyetlerini) bilendir.”

{وَلَقَدْ بَعَثْنَا فِي كُلِّ أُمَّةٍ رَّسُولاً أَنِ اعْبُدُواْ اللَّهَ وَاجْتَنِبُواْ الطَّاغُوتَ} [سورة النحل من الآية: 36]

 “Şüphesiz ki biz, (geçmişte) her ümmete bir peygamber gönderdik (ve ona şöyle söylemesini emrettik): ‘Yalnızca Allah’a ibâdet edin ve tâğûta ibâdet etmekten sakının.”

Allah Teâlâ’nın dışında ibâdet edilen peygamberler, salih kimseler ve melekler tâğût hükmünde değildirler.Çünkü onlar, kendilerine ibâdet edilmesine râzı olmazlar.Tâğût; insanları bu kimselere ibâdet etmeye çağıran ve bu işi onlara güzel gösteren şeytanın kendisidir. Allah Teâlâ’dan bizi ve diğer müslümanları her türlü kötülüklerden korumasını dileriz.



Bakara Sûresi: 256

 Müslim

 Bakara Sûresi: 256

Nahl Sûresi:36



Âl-i İmrân Sûresi: 31

     Bakara Sûresi: 165 


onlinevarWebsite counterkisi girdi toplam